Nisan ayında tasarımcılardan kim ölmüş kim doğmuş diye bakarken iki yıl önce sergisini izlediğim bir sanatçı-tasarımcı aklıma geldi: 1920’lerde ‘eski dünya’nın stil ve zevkini Amerika’ya tanıtan tasarımcılardan biri, Erté.
1920'lerde bütün dünyayı etkisine alan ve modern olmakla eş anlamlı olan Art-Déco, I. Dünya Savaşı’nın acılarını silip atmak istercesine çılgın ve hızlı bir yaşam tarzının da ifade şekli olacaktır. Adını Paris’te açılan L’Exposition des Art Décoratifs et Industriels Modernes'den (Dekoratif Sanatlar ve Modern Endüstri Sergisi) alan bu tarz yaşamın tüm alanlarını, takıdan mobilyaya, sahne tasarımından mimarlığa kadar her alanı kaplayacaktır. Geometrik ve yalın çizgilerin egemen olduğu bu stil, bir taraftan teknoloji ve endüstriyel üretimden etkilenirken bir taraftan da uzak ve yakındoğu veya greko-romen hatta slav kökenli değişik kültürlerden de esinlenecektir. Her şey gösteriştir, olduğundan büyük parlak renkli ve gürültülü, bu nedenle “roaring twenties” (gürleyen yirmili yıllar) veya biraz caz | “ERTÉ” kendi Alfabe’sinin harfleriyle |
Bu dönemin sansasyonel gösteri dünyası içinde Paris’te Sergej Diàghilev ve “Ballets Russes”, Josephine Baker ve “Revue Nègre”, New York Broadway’de “Ziegfield Follies” ve George White’ın “Scandals” gösterileri gişe rekorları kırıyordu. Dönemin en ilginç değişimi de kadınlarda izleniyordu, eskiye göre farklı olduklarını dışavururken özgürlüklerini diz boyu kısa etekleri, “a la garçon” saç kesimleri ile birlikte içki ve sigara içerek gösteriyorlardı. Afişleri, moda illüstrasyonlarıyla onların dünyasını etkileyenlerin ve gösteri dünyasına yeni görüntüler getiren tasarımcıların arasında önde gelen isimlerden biri de Erté idi.
Hermitage'dan Harper's Bazaar'a
23 Kasım 1892'de St.Petersburg’da bir subayın oğlu olarak Romain de Tirtoff ailenin geleneklerinin tersine sanatçı olmaya karar vermiştir. Eğitimi sırasında sürekli gittiği Hermitage müzesi ileride onun esin kaynağı olacaktır. 1911 yılında Kronstadt kolejini bitirdikten sonra 1912 yılında Paris’e gelerek St. Petersburg’da yayınlanan Damski Mir (Kadın dünyası) dergisinin moda illüstratörü olarak görev yapacaktır. Çalışmalarını isminin başharflerinin Fransızca okunuşu olan Erté olarak imzalamaktadır. Yapmış olduğu çizimleri gören o dönemin ünlü modacısı Paul Poiret kendi çizgilerine yakınlığı nedeniyle onu yanına alır. 18 ay kadar Poiret ile çalışan Erté moda bilgisini geliştirirken bir taraftan da moda evinin önemli müşterilerinin konulu balolarda giyecekleri özel kıyafetleri de tasarlamaktadır. Kendisi de bu kıyafet balolarına katıldığında kendisi için tasarlamış olduğu kıyafetler sosyete içinde olay yaratacaktır.
“Fedora” kostüm, 1919 | I. Dünya Savaşı ile birlikte bu çılgınlıklara son verilir, üstelik de Paul Poiret moda evini kapayacaktır. Savaşın başında ekonomik olarak fazla etkilenmemiş olan Amerika’nın onun için yeni bir çıkış olabileceğini düşünen Erté yapmış olduğu hayali bir dergi kapağı taslağını o dönemin şık dergilerinden biri olan Harper’s Bazaar dergisine yollar ve altı ay sonra Erté’nin “Schérézade” illüstrasyonu derginin kapağında yer almaktadır. Böylece 22 yıl sürecek bir çalışma başlar ve Erté kapak dışında derginin moda illüstrasyonlarına da katkıda bulunacaktır. 20’li ve 30’lu yıllarda Amerika’da yayınlanan birçok dergide özellikle Paris şıklığını yansıtan Christian Berard, Georges Lepape, George Barbier gibi yabancı tasarımcıların imzalarına rastlanmaktadır. Erté moda illüstratörü olarak isim yaparken bir taraftan da Sarah Bernhardt’ın baş aktörü olan Erward de Max’ın kostümlerini |
Döneminin en tanınmış sahne ve kostüm tasarımcısı
Sahne tasarımı çalışmalarını ve dergi illüstrasyonlarını Paris’te sürdüren Erté 1925 yılında Metro-Goldwyn-Meyer stüdyolarının yöneticisi Louis B.Meyer’in davetini kabul ederek Hollywood’a gider ve orada Jazz-Age tarzındaki müzikal filmlerle ilgilenir. MGM stüdyolarında Robert Z.Leonard ve Cedric Gibbons (Oscar heykelciğini tasarlayan kişi) ile birlikte çalışır. Stüdyo ile olan sözleşmesini bir yıl daha uzatır ama kendisine önerilen fikirlerden ve Los Angeles’in havasından pek mutlu değildir, sinema dünyasında umduğunu bulamamıştır. Sözleşmenin sonunda tekrar Paris’e döner. Folies Bergère’de çalışmalarını sürdürürken bir taraftan da Amerikalı yönetmenlerden George White’ın görkemli projeleri için kostüm ve sahne tasarımlarını geliştirmeye devam eder. 1927 yılında White’in yönetmenliğini yaptığı müzikal komedi “Manhattan Mary” ve “Scandals” tabloları onun imzasını taşır. Harper’s Bazaar dergisiyle olan sözleşmesi on yıl daha uzatılmıştır. | Sahne perde tasarımı , 1925 |
Alfabe serisi “R” harfi, 1932-1977 | 30’lu ve 40’lı yıllarda Erté moda illüstrasyonlardan çok sahne çalışmalarına ağırlık verir. Resesyon yılları gösterişli sahne oyunlarının bütçesini de etkilemiştir. Buna rağmen Londra Saville tiyatrosunda yer alan “It’s in the Bag” revüsündeki başarısı ona Palladium ve Hippodrome gibi diğer salonlardan teklifler gelmesine neden olacaktır. II. Dünya Savaşı ve Paris’in Alman işgali sırasında yurtdışı çalışmaları azalacaktır. Savaşın bitiminden sonra gerçekleştirdiği en büyük proje Donizetti’nin “Don Pasquale” operasıdır. Paris’teki yeniden açılan Moulin Rouge ve Folies-Pigalle dışında Londra, New York ve Montreal gibi şehirlerde de revülerin tasarımında çalışmaktadır. Amerika’dan almış olduğu projelerde sendikaların sık sık greve gitmeleri nedeniyle bir azalma olduğundan çalışmalarını 1927 yılında başlamış olduğu “Alfabe” dizisine yoğunlaştıracaktır. Bir kaç büyük opera projesi için de zamanı olacak ve Guiseppe |
Retrospektifi yok satar
Bir süre modası geçmiş olarak kabul edilerek sahne çalışmalarından uzak kalan Erté, 1966 yılında bir şans eseri Londra’da tanıştığı Eric ve Salomé Estorick çifti sayesinde tekrar gündeme gelecektir. Grosvenor galerisinin sahibi olan Eric Estorick, Art Nouveau sanatçısı ve grafik tasarımcısı Alphonse Mucha ile ilgili muhteşem bir sergi düzenlemiştir. Bu serginin başarısı üzerine o dönemi izleyen Art-Déco’nun temsilcisi olarak kabul edilen Erté ile ilgili retrospektif sergi düzenlemeye karar verir. Erté’nin sergilenen tüm eserlerinin satılması üzerine Estorick’in şirketi olan Sevenarts Ltd. New York Metropolitan ve Washington DC Smithsonian Institute müzelerinde Erté ile ilgili sergiler düzenler. Erté yeni ajanı ve dostu Erick çifti sayesinde bronz heykelciklerine ve litografi çalışmalarına ağırlık verir; kadın figürlerinden oluşan “The Numbers” (0'dan 9'a kadar rakamlar) | “Opium” serigrafi, 1985 |
“Melisande” bronz heykel 1989 | Erté çalışmalarını takı ve sanatsal obje tasarımlarına yönlendirir. Ölümüne yakın tekrar ilgi odağı olan Erté 96 yaşında Broadway müzikali “Stardust” ve "Radio City"de tematik sahne ve kostüm tasarımlarını gerçekleştirir. 21 Nisan 1990 yılında hayata veda eden Erté ile ilgili retrospektif sergilerden bir tanesi de “Fascino e Seduzione Déco” başlığı altında 25 Temmuz-28 Ekim tarihleri arasında Roma Museo Del Corso’da yer almıştır. Daha önceleri değişik galeri ve koleksiyonlarda görme şansını bulduğum bu ilginç ustanın çalışmalarını böylesi kapsamlı bir sergide izlemek çok ilginçti. Sergi yoğunlukla Erté’nin sahne ve film seti tasarımcısı yönünü ortaya çıkarırken 1920'lerin atmosferini de başarıyla veriyordu. Serginin tasarımı Frank Watson ve Georg Barbier, sahne dekorları da Tony Walton tarafından gerçekleştirilmişti. Sahne dekorlarının yanı sıra “Alfabe” gibi litografi çalışmaların, heykelciklerin, kristal ve gümüş vazolar gibi |
Kaynakça:Battersby, Martin., The Decorative Twenties, The Herbert Press, Londra 1988Duncan, Alastair., Art Deco, Thames and Hudson, London 1988Messina, Franco Maria (ed.)., “Erté- Fascino e Seduzione Deco”, Silvana Editoriale Milano 2001